Toplumsal Bir Alan Olarak Askerlik ve Sıhhiye Erinin Görünmeyen İşlevi
Bir sosyolog olarak insanların içinde bulundukları yapılarla kurdukları ilişkiler beni her zaman büyülemiştir. Toplumun en katı kurallarına sahip alanlarından biri olan askerlik, aslında bu ilişkilerin en çıplak biçimde gözlemlenebildiği yerlerden biridir. Askerlik, yalnızca bir “görev” değil; erkeklik, disiplin, itaat ve dayanışma gibi kavramların yeniden üretildiği bir toplumsal sahnedir. Bu sahnenin içinde yer alan sıhhiye erleri ise hem bireysel hem toplumsal düzlemde önemli ama genellikle görünmeyen bir işlev üstlenir.
Sıhhiye Erinin Rolü: Disiplin İçinde Şefkat
Sıhhiye er, ordunun sağlık sisteminde görev yapan, genellikle asker arkadaşlarının temel sağlık ihtiyaçlarını karşılayan, ilk yardım sağlayan ve hastane süreçlerinde destek veren kişidir. Ancak bu tanım, yalnızca işin teknik kısmını anlatır. Sosyolojik açıdan bakıldığında sıhhiye er, askeri yapının sertliği içinde bir yumuşama noktasıdır. O, emir-komuta zincirinin ortasında ama insan bedeniyle, acıyla, zayıflıkla ve şefkatle temas eden nadir asker tiplerinden biridir.
Toplum, askerliği “erkekliğin kanıtlandığı” bir süreç olarak görür. Bu kültürel inanç, askerlik sürecinde “duygusuzluk”, “sertlik” ve “itaat” gibi nitelikleri yüceltir. Fakat sıhhiye er, bu normların arasında şefkatin temsilcisidir. Yaralı bir askerin yarasını sararken, bayılan bir arkadaşına su verirken ya da psikolojik destek sunarken, toplumun erkeklik tanımına alternatif bir erkeklik biçimi ortaya koyar: koruyan, anlayan, bakım veren bir erkeklik.
Toplumsal Normlar ve Cinsiyet Rolleri Bağlamında Sıhhiye Erliği
Askerde sıhhiye er olmanın anlamı, yalnızca görev tanımıyla sınırlı değildir; aynı zamanda cinsiyet rollerinin yeniden üretildiği bir bağlamda şekillenir. Toplumsal olarak kadınlara atfedilen “bakım verme” rolü, burada erkek bir figür tarafından üstlenilir. Bu durum, cinsiyet rollerinin ne kadar kültürel olarak inşa edildiğini açıkça gösterir.
Kadınlara, çocuklara ya da yaşlılara bakmak “kadın işi” olarak tanımlanırken; sıhhiye erin yaralı bir askere pansuman yapması “kahramanlık” olarak algılanır. Yani aynı eylem –bakım verme– toplumsal bağlama göre farklı anlamlar kazanır. Bu da bize şunu gösterir: cinsiyet rolleri, doğuştan gelen biyolojik farklardan ziyade, toplumun belirlediği kültürel beklentilerle şekillenir.
Erkeklerin Yapısal, Kadınların İlişkisel Eğilimleri
Sosyolojik araştırmalar, erkeklerin genellikle yapısal işlevlere; kadınların ise ilişkisel bağlara odaklandığını ortaya koyar. Erkekler, sistemi sürdürmeye, görevini yerine getirmeye, yapının bir dişlisi olmaya eğilimliyken; kadınlar genellikle duygusal dengeyi sağlamaya, ilişkisel uyumu korumaya yönelir. Sıhhiye erliği, bu iki yaklaşımın kesiştiği nadir alanlardan biridir.
Bir sıhhiye eri, askeri yapının içinde disiplinle hareket eder – yani yapısal olarak askerlik düzenine bağlıdır. Ama aynı zamanda, bireylerle duygusal temas kurar; arkadaşının acısını görür, dinler, destek olur. Bu yönüyle sıhhiye er, hem “erkeksi” hem de “kadınsı” olarak kodlanan davranışları bünyesinde birleştirir. Bu birleşim, toplumsal cinsiyetin aslında sabit değil, değişken bir yapı olduğunu gösterir.
Kültürel Pratikler ve Dayanışma Kültürü
Askerlik, dayanışmanın en çok vurgulandığı kurumlardan biridir. Ancak bu dayanışma çoğu zaman “silah arkadaşlığı” ve “sadakat” gibi kavramlarla açıklanır. Sıhhiye erinin işlevi bu dayanışmayı bedensel ve duygusal bir boyuta taşır. Onun sunduğu yardım, askeri bağlamda bir “yardımseverlik” değil, bir “zorunluluk” olarak görünse de; pratikte insani bir dokunuştur.
Sıhhiye eri, askeri hiyerarşinin içinde bir denge unsuru oluşturur. Emir alır, uygular ama aynı zamanda değerlendirir; bir insanın iyiliği için inisiyatif alır. Bu, onu diğer askerlerden farklı kılar. Bir bakıma, sıhhiye erler ordunun vicdanıdır.
Sosyolojik Bir Okuma: Sıhhiye Er ve Modern Erkeklik
Modern toplumlarda erkeklik krizi sıkça tartışılan bir konudur. Sert, duygusuz ve kontrol sahibi erkek modeli yerini daha empatik, duygusal zekâsı yüksek bir erkekliğe bırakmaya başlamıştır. Sıhhiye er, bu geçişin sembolik bir temsilidir. O, emirleri yerine getirirken aynı zamanda şefkat gösterir; güç ve merhameti bir arada taşır.
Bu yönüyle sıhhiye erliği, erkekliğin yeniden tanımlanabileceği bir alan olarak görmek mümkündür. Disiplin ile empati, sertlik ile yumuşaklık, görev ile vicdan arasında kurulan bu denge, toplumun gelecekteki cinsiyet algılarına da ışık tutar.
Sonuç: Askerde Sıhhiye Er Olmak, Toplumun Kalbine Dokunmak
Sıhhiye erliği, yalnızca askeri bir görev değil; toplumsal bir deneyimdir. Bu deneyim, erkeklik normlarını sorgulatan, bakımın değerini yeniden hatırlatan ve toplumsal rollerin dönüşümüne kapı aralayan bir süreçtir.
Askerde sıhhiye er, yalnızca “iyileştiren” değil, “anlayan” kişidir. Onun varlığı, toplumun en katı kurumlarından birinde insani duyguların hâlâ var olabileceğini kanıtlar.
Okuyucuya düşen ise şu soruyu sormaktır:
Toplumsal rollerin bize biçtiği kimliklerin ötesine geçip, insani bağların gücünü yeniden keşfetmeye hazır mıyız?